Çağdaş Sözlük

Telvih ~ تلویح

Resimli Kamus-ı Osmani - Telvih ~ تلویح maddesi. Sayfa: 308 - Sira: 11

1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; Telvih maddesi. osmanlıcada Telvih ne demek, Telvih anlamı manası, Telvih osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Telvih hakkında bilgi. Arapça Telvih ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Telvih anlamı

Resimli Kamus-ı Osmani - تلویح Telvih ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Telvih ~ تلویح güncel sözlüklerde anlamı:

TELViH ::: Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. * Edb: Lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinâye. Meselâ: Filâncanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman, bundan, mutfakta çok yemek pişirildiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir.

telvîh ::: (a. i. c. : telvîhât) : 1) açıklama. 2) ed. lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye ["filancanın mutfağında çok odun sarfolunur" denildiği zaman bundan mutvak-ta çok yemek piştiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirinin çokluğuna intikal edilir] . 3) posa hâline getirme.

telvih ::: açıklama, kinayeli söyleyiş.

telvîh ::: kinaye yoluyla işaret etme

telvih ::: açıklama , kinayeli söyleyiş , açıklamak , zahir ve aşikare kılmak , susuzluktan insanın çehresi bozulmak , bir şeyi ateşle kızdırmak , güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek , posa haline getirmek , kocamak , saç ağarması , almak , işaret etmek , edb: lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye , mesela: filancanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman , bundan , mutfakta çok yemek pişirildiğine , ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir

telvîh ::: (a. i. c. : telvîhât) 1) açıklama. 2) ed. lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinaye [

TELVİH :::

Açıklamak. * Zâhir ve aşikâre kılmak. * Susuzluktan insanın çehresi bozulmak. * Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek. * Posa hâline getirmek. * Kocamak. Saç ağarması. * Almak. * İşaret etmek. * Edb: Lüzumlu şeylerden bahsetmek suretiyle olan kinâye. Meselâ: Filâncanın mutfağında çok odun sarf olunur denildiği zaman, bundan, mutfakta çok yemek pişirildiğine, ev sahibinin cömertliğine ve misafirin çokluğuna intikal edilir.