aruz ~ عروض
Resimli Kamus-ı Osmani - aruz ~ عروض maddesi. Sayfa: 683 - Sira: 17
1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; aruz maddesi. osmanlıcada aruz ne demek, aruz anlamı manası, aruz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte aruz hakkında bilgi. Arapça aruz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada aruz anlamı
Resimli Kamus-ı Osmani - عروض aruz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
aruz ~ عروض güncel sözlüklerde anlamı:
ARUZ ::: Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere etrafındaki nahiye ve köyler. * Edb: Şiirin ahenk ölçülerinden, nazmın vezinlerinden bahseden ilim. Arap, Fars, Türk şiirinde kullanılan vezin ki, hecelerin uzunluk (kapalılık) ve kısalık (açıklık) değerlerine dayanır. * Bir beytin birinci mısraının son kısmı. * Çadırın ortasına dikilen ve ona destek olan kazık. * Tas: Süluk edenlerin karşısına çıkan çok şeyler, birisine ârız olan iş ve ihtiyaç. * Yan taraf. * Yanak. * Yol. * Usûl.
arûz ::: (a. i. c. : eârîz) : 1) yan, taraf. 2) yanak. 3) yol. 4) usul. 5) Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak, bir sisteme bağladığı rivayet edilen, hecelerin uzunluğu ve kısalığı esâsına dayanan, esas Arap nazmında, muayyen kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezindir, (bkz. : bahr, ilm-i aruz). 6) Arap nazmında beytin birinci mısrâının son kısmı, [bu şekil bizde yoktur],
uruz ::: (a. i. arz'ın c.) : 1) arzlar, keyfiyetler, bildirmeler. 2) arız olma, gelme.
aruz ::: şiirde bir vezin türü.
Aruz ::: Hecelerin uzunluk ya da kısalık derecesine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsü. Daha çok Divan Edebiyatı'nda kullanılır.
arûz ::: şiirde bir vezin türü
aruz ::: mekke-i mükerreme ve medine-i münevvere etrafındaki nahiye ve köyler , edb: şiirin ahenk ölçülerinden , nazmın vezinlerinden bahseden ilim , arap , fars , türk şiirinde kullanılan vezin ki , hecelerin uzunluk (kapalılık) ve kısalık (açıklık) değerlerine dayanır , bir beytin birinci mısraının son kısmı , çadırın ortasına dikilen ve ona destek olan kazık , tas: süluk edenlerin karşısına çıkan çok şeyler , birisine arız olan iş ve ihtiyaç , yan taraf , yanak , yol , usul
arûz ::: (a. i. c. : eârîz) 1) yan, taraf. 2) yanak. 3) yol. 4) usul. 5) Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak, bir sisteme bağladığı rivayet edilen, hecelerin uzunluğu ve kısalığı esâsına dayanan, esas Arap nazmında, muayyen kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezindir, (bkz. : bahr, ilm-i aruz). 6) Arap nazmında beytin birinci mısrâının son kısmı, [bu şekil bizde yoktur],
uruz ::: (a. i. arz'ın c.) 1) arzlar, keyfiyetler, bildirmeler. 2) arız olma, gelme.
ARUZ :::