Çağdaş Sözlük

Feyz ~ فيض

Resimli Kamus-ı Osmani - Feyz ~ فيض maddesi. Sayfa: 738 - Sira: 10

1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; Feyz maddesi. osmanlıcada Feyz ne demek, Feyz anlamı manası, Feyz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Feyz hakkında bilgi. Arapça Feyz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Feyz anlamı

Resimli Kamus-ı Osmani - فيض Feyz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

Feyz ~ فيض güncel sözlüklerde anlamı:

FEYZ ::: Ölmek.

FEYZ ::: (C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)

feyiz ::: (a. i. c. : füyûz). : (bkz. : feyz).

feyz ::: (a. i. c. : füyûz. [füyûzât, feyz'in c. olan füyûzun o]) : 1) suyun taşıp akması. 2) bolluk, çokluk verimlilik, fazlalık, gürlük, ilerileme, çoğalma. 3) ilim, irfan.

Feyz-i âtî ::: (geleceğin feyzi. verimliliği. gürlüğü) : İstanbul'da, Kuruçeşme ile Arnavut köyü arasında, deniz kenarında Boğaziçi liseleri adını taşıyan lisenin eski adı.

fevz-i câvidân ::: ebedî feyiz, devamlı bereket.

feyz-i mukaddes ::: a'yân-ı sabitenin; istidatlarına göre, onların hâriçte zuhurunu istilzam eden tecellî.

feyz-i neş'e bahşâ ::: neşe verici bolluk.

feyz-i safa ::: safinin, neşenin feyzi, bolluğu.

feyz-i tabîî ::: tabîî olan bereket, bolluk.

feyz ü rif'at ::: bolluk, ilerileme ve yükseklik.

feyz ::: bolluk, bereket, mânevî gıda.

FEYZ ::: Din büyüklerinin yanına boş olarak gelmelidir ki, dolmuş (faydalanmış) olarak dönülebilsin. Onların acıması, ihsânda bulunması için, boş olduğunu bildirmek lâzımdır. Böylece feyz yolu açılır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir kimse âlimlerin sohbetinde bulunur fakat onlara hürmet etmezse, ilâhî feyz ve bereketlerden mahrum kalır ve âlimlerdeki nûrlar kendinde görünmez. (Ebû Ali Sekafî)

Kendisinden ilim öğrendiği zâtta, ayıp ve kusur arayan, onun ilminden, feyz ve bereketinden faydalanamaz. (Abdullah binMenâzil)

Evliyâ mezarlarını ziyâret ederek, feyz vermeleri için yalvar. Fâtiha ve salevât okuyup sevâblarını mübârek rûhlarına göndererek onları Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vesîle yap. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)

Gelince feyz ü ihsânın, günâhkâr kimseye bir an,
Onun râhı (yolu) dü-âlemde (dünyâ ve âhirette) selâmet yâ Resûlallah!

(Yaman Dede)

FEYZ ::: Din büyüklerinin yanına boş olarak gelmelidir ki, dolmuş (faydalanmış) olarak dönülebilsin. Onların acıması, ihsânda bulunması için, boş olduğunu bildirmek lâzımdır. Böylece feyz yolu açılır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir kimse âlimlerin sohbetinde bulunur fakat onlara hürmet etmezse, ilâhî feyz ve bereketlerden mahrum kalır ve âlimlerdeki nûrlar kendinde görünmez. (Ebû Ali Sekafî)

Kendisinden ilim öğrendiği zâtta, ayıp ve kusur arayan, onun ilminden, feyz ve bereketinden faydalanamaz. (Abdullah binMenâzil)

Evliyâ mezarlarını ziyâret ederek, feyz vermeleri için yalvar. Fâtiha ve salevât okuyup sevâblarını mübârek rûhlarına göndererek onları Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için vesîle yap. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)

Gelince feyz ü ihsânın, günâhkâr kimseye bir an,
Onun râhı (yolu) dü-âlemde (dünyâ ve âhirette) selâmet yâ Resûlallah!

(Yaman Dede)

feyiz ::: bereket , bolluk

feyz ::: bereket , bolluk , ilim , ihsan , kerem , irfan

feyz ::: ‬bereket

feyz ::: bolluk

feyz ::: ilim

feyz :::

feyiz; bolluk; bereket; ilham; aşk

FEYZ :::

(C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)