Çağdaş Sözlük

mehdi ~ مهدی

Resimli Kamus-ı Osmani - mehdi ~ مهدی maddesi. Sayfa: 969 - Sira: 17

1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; mehdi maddesi. osmanlıcada mehdi ne demek, mehdi anlamı manası, mehdi osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte mehdi hakkında bilgi. Arapça mehdi ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada mehdi anlamı

Resimli Kamus-ı Osmani - مهدی mehdi ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

mehdi ~ مهدی güncel sözlüklerde anlamı:

MEHDi ::: Hidâyete eren veya hidayete vesile olan. Sâhib-üz-zaman. "Hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar olan, kendisine Cenâb-ı Hak tarafından yol gösterilen" mânasınadır. Bu kelime ihtida etmiş olanlar için de kullanılmıştır. Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi muntazır da denir. Ahir zamanda gelip bütün müslümanları Hakaik-ı imâniye ve Kur'âniyeyi câmi' eserleri ile uyandıracak, dinlerini takviye ve imânlarını tecdit edecek olan ve Peygamberimizin (A.S.M.) Al'inden bir Zâttır. Hz. Peygamberimizin Mehdi hakkındaki tavsiflerinden anlaşılıyor ki; "Cenab-ı Hak kemâl-i kereminden Din-i Muhammedinin (A.S.M.) ebediyyetine bir alâmet olarak her asırda, her fitne zamanında Mehdi mânâsında bir zâtı gönderip onunla Din-i İslâmı te'yid buyurmuştur." Mehdi-misâl zâtlar gelmişlerdir. Deccâl ismiyle tâbir edilen dehşetli bir şahsın, Müslümanları İslâmiyetten uzaklaştırmak ve sefâhet ve dalâlete ve dinsizliğe sevk etmeğe çalışmasına karşı, İslâmiyyeti, Kur'ânî eserleriyle müdafaa eden ve Kur'ânın ve imânın hakikatlarını izah ve isbat ile müslümanların imânlarını kuvvetlendiren, taklidi imânları tahkiki imân kuvvetine tebdil eden ve ehl-i imânı ikâz edip uyandıran ve her hâliyle Hz. Peygambere (A.S.M.) tâbi olan evliyaullahtan, mücâhid, ferid ve cadde-i Kübra-i Kur'âniye yolunda giden ve bu cadde-i kübrayı gösteren rehber-i zaman, yüksek bir zâttır. (Bak: Deccâl)(Suâl : Ahir zamanda Hz. Mehdi geleceğine ve fesada girmiş âlemi ıslâh edeceğine dâir müteaddid rivâyât-ı sahiha var. Halbuki, şu zaman, cemaat zamanıdır; şahıs zamanı değil. Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dâhi derecesinde olsa bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevisini temsil etmezse; muhalif bir cemaatin şahs-ı mânevisine karşı mağlubdur. Şu zamanda kuvvet-i velâyeti ne kadar yüksek olursa olsun böyle bir cemaat-i beşeriyenin ifsâdat-ı azimesi içinde nasıl ıslâh eder? Eğer Mehdinin bütün işleri harika olsa, şu dünyada Hikmet-i İlâhiyyeye ve Kavânin-i Adetullâha muhalif düşer. Bu Mehdi mes'elesinin sırrını anlamak istiyoruz?Elcevab: Cenâb-ı Hak, kemâl-i rahmetinden, Şeriat-ı İslâmiyyenin ebediyyetine bir eser-i himâyet olarak, her bir fesâd-ı ümmet zamanında bir müslih veya bir müceddid veya bir halife-i zişân veya bir kutb-u a'zâm veya bir mürşid-i ekmel veyahud bir nevi Mehdi hükmünde mübârek zâtları göndermiş, fesadı izâle edip milleti ıslâh etmiş. Din-i Ahmediyi (A.S.M.) muhafaza etmiş. Mâdem âdeti öyle cereyan ediyor; âhir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müctehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mühdi, hem mürşid, hem kutb-u a'zâm olarak bir zât-ı nurâniyi gönderecek; ve o zât da Ehl-i Beyt-i Nebeviden olacaktır. Cenâb-ı Hak, bir dakika zarfında beynes-semâ ve-l arz âlemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin nümunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelâl, Mehdi ile de Alem-i İslâmın zulumatını dağıtabilir ve vâdetmiştir, vâdini elbette yapacaktır. Kudret-i İlâhiyye noktasında bakılsa, gâyet kolaydır. Eğer dâire-i esbâb ve Hikmet-i Rabbâniye noktasında düşünülse, yine o kadar ma'kul ve vuku'a lâyıktır ki; "Eğer Muhbir-i Sâdıktan rivâyet olmazsa dahi, her hâlde öyle olmak lâzım gelir ve olacaktır", diye ehl-i tefekkür hükmeder. M.)

mehdi ::: (a. s. hedy'den.) : 1) hidâyete eren, doğru yolu tutan. 2) h. i. (bkz. : İmâm-ı Mehdî). [Şîîlerin itikadına göre yaşamakta olup kıyameti beklemektedir; sâhib-üz-zemân]

mühdâ ::: (a. s.) : ihdâ edilmiş, hediye verilmiş, hediye gönderilmiş.

mühdi ::: (a. s. hediye'den) : ihdâ eden, hediye veren, hediye gönderen.

Mehdî ::: hidayete eren ve hidayete vesile olan, âhirzamanda eserleri ve talebeleriyle îmana hizmet ederek yeryüzünü nurlandıran büyük ve nuranî âlim.

MEHDi ::: Yeryüzünü küfür kaplamadıkça ve her yerde küfür ve kâfirlik yayılmadıkça hazret-i Mehdî gelmez. (Hadîs-i şerîf-El-Kavl-ül-Muhtasar)

Mehdî ile müjdelenmiş olun. Mehdî, Kureyş kabîlesinden ve benim Ehl-i beytimden biridir. O, insanların ihtilâf içinde oldukları ve ictimâî sarsıntılar içinde bulundukları bir zamanda çıkar. Mehdî, daha önce zulüm ve cevr ve eziyet ile dolu olan dünyâyı adâlet ve insaf ile doldurur. (Hadîs-i şerîf-El-Kavl-ül-Muhtasar fî Alâmât-il Mehdî)

Mehdî'nin başı hizâsında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek; "Bu Mehdî'dir. Sözünü dinleyiniz" diyecektir. (Hadîs-i şerîf-El-Kavl-ül-Muhtasar)

Beklenilen Mehdî, hazret-i Fâtıma'nın soyundan olacaktır. Mekke'de ortaya çıkacaktır. O zaman müslümanlar halîfesiz olacaktır. O istemediği halde, zor ile halîfe yapılacaktır. Ortaya çıkacağı zaman, yaşı ve ömrü kesin olarak bildirilmiş değildir. (Ahmed Zeyni Dahlan)

Allahü teâlâ, İslâmiyet'i nasıl Resûlullah efendimizle sallallahü aleyhi ve sellem başlatmışsa, hazret-i Mehdî ile sona erdirecektir. Sayıları Bedr gazasında bulunan Eshâb-ı kirâm kadar olan bir grup insan hazret-i Mehdî'ye bî'at edecek (emrine girecek) ve her zâlim onun karşısında mağlûb olacaktır. Zamânı son derece imrenilecek bir şekilde adâletle dolacaktır. (İbn-i Hacer-i Mekkî)

Mehdi :::


  1. Doğru yolda olan, hidayete ermiş olan.

mehdî ::: ahirzamanda gelecek vazifeli zat , doğru yolda olan , hidayete ermiş , ahirzamanda müslümanların başına geçecek kişi , hidayete eren ve hidayete vesile olan , ahirzamanda eserleri ve talebeleriyle imana hizmet ederek yeryüzünü nurlandıran büyük ve nurani alim

mehdi ::: hidayete eren veya hidayete vesile olan , sahib-üz-zaman , "hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar olan , kendisine cenab-ı hak tarafından yol gösterilen" manasınadır , bu kelime ihtida etmiş olanlar için de kullanılmıştır , mehdi-yi resul , mehdi-yi muntazır da denir , ahir zamanda gelip bütün müslümanları hakaik-ı imaniye ve kur'aniyeyi cami' eserleri ile uyandıracak , dinlerini takviye ve imanlarını tecdit edecek olan ve peygamberimizin al'inden bir zattır , hz , peygamberimizin mehdi hakkındaki tavsiflerinden anlaşılıyor ki; "cenab-ı hak kemal-i kereminden din-i Muhammedinin ebediyyetine bir alamet olarak her asırda , her fitne zamanında mehdi manasında bir zatı gönderip onunla din-i islamı te'yid buyurmuştur , " mehdi-misal zatlar gelmişlerdir , deccal ismiyle tabir edilen dehşetli bir şahsın , müslümanları islamiyetten uzaklaştırmak ve sefahet ve dalalete ve dinsizliğe sevk etmeğe çalışmasına karşı , islamiyyeti , kur'ani eserleriyle müdafaa eden ve kur'anın ve imanın hakikatlarını izah ve isbat ile müslümanların imanlarını kuvvetlendiren , taklidi imanları tahkiki iman kuvvetine tebdil eden ve ehl-i imanı ikaz edip uyandıran ve her haliyle hz , peygambere tabi olan evliyaullahtan , mücahid , ferid ve cadde-i kübra-i kur'aniye yolunda giden ve bu cadde-i kübrayı gösteren rehber-i zaman , yüksek bir zattır

mehdi ::: (a. s. hedy'den.) 1) hidâyete eren, doğru yolu tutan. 2) h. i. (bkz. : İmâm-ı Mehdî). [Şîîlerin itikadına göre yaşamakta olup kıyameti beklemektedir; sâhib-üz-zemân]

mühdâ ::: (a. s.) ihdâ edilmiş, hediye verilmiş, hediye gönderilmiş.

mühdi ::: (a. s. hediye'den) ihdâ eden, hediye veren, hediye gönderen.

MEHDİ :::

Hidâyete eren veya hidayete vesile olan. Sâhib-üz-zaman. "Hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar olan, kendisine Cenâb-ı Hak tarafından yol gösterilen" mânasınadır. Bu kelime ihtida etmiş olanlar için de kullanılmıştır. Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi muntazır da denir. Ahir zamanda gelip bütün müslümanları Hakaik-ı imâniye ve Kur'âniyeyi câmi' eserleri ile uyandıracak, dinlerini takviye ve imânlarını tecdit edecek olan ve Peygamberimizin (A.S.M.) Al'inden bir Zâttır. Hz. Peygamberimizin Mehdi hakk