Çağdaş Sözlük

nezr ~ نذر

Resimli Kamus-ı Osmani - nezr ~ نذر maddesi. Sayfa: 1055 - Sira: 3

1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; nezr maddesi. osmanlıcada nezr ne demek, nezr anlamı manası, nezr osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte nezr hakkında bilgi. Arapça nezr ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada nezr anlamı

Resimli Kamus-ı Osmani - نذر nezr ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

nezr ~ نذر güncel sözlüklerde anlamı:

NEZR ::: Adak adamak. * Fık: Cenab-ı Hakka ta'zim için mübah bir fiilin yapılmasını deruhde etmek, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacib kılmaktır.

NEZR ::: Suâlde ısrar etmek. * Az miktar, azlık.

nezr ::: (a. i. c. : nüzûr) : adak, adama.

nüzür ::: (a. i. nezîr'in) : (bkz. : nüzerâ).

"); O ::: (a. ha.) : Osmanlı alfabesinde elif ve ayın harflerinin kalın zamme (ötre) (ilerinin sesini karşılar.

Ocak ::: (t. i.) : [kelime türkçe olmakla beraber Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler meydana getirilmiştir : oeâg-ı mihmân-neviz : misafir ağırlıyan ocak (hanedan). Serâmedân-ı ocâg : ocağın ileri gelenleri. gibi]

okka ::: (o. i.) : (bkz. : ûkıyye).

Okyanus ::: (a. h. i.) : 1) (bkz : Bahr-i muhît). 2) Osean, fr. Ocean.

ordu ::: (t. i.) : [kelime türkçe olmakla beraber Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler ve "birleşik kelimeler meydana getirilmiştir : Ordû-yi hümâyûn = pâdişâh ordusu. Ordû-gâh : ordunun konakladığı yer. gibi]

ordu-gâh ::: (t. f. b. i.) : ordunun konakladığı yer. (bkz. : muasker).

Osman ::: (a. h.) : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in dâmâdı, üçüncü halîfe. [Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in : Ru-kıyye ve Zeyneb adında iki kızıyle evlendiği için "Osmân-ı Zi-n-nûreyn" lâkabiyle anılır]

Osmânî, Osmâniyye ::: (a. s. c. : Osmaniyân) : Osmanlı Devleti'ne mensup, Osman-lılar'a âit, Osman Oğullari'yle ilgili. Devlet-i Osmâniyye : Osmanlı Devleti. Kavâid-i Osmâniyye : Osmanlıca gramer.

osmaniyân ::: (a. s. osmânî'nin c.) : Osmanlılar, Osman Oğulları.

otâg ::: (t. i.) : [çok eskiden dilimize toharcadan geçtiği ileri sürülen bu kelime türkça kabul edilegelmiş ve Osmanlıca kelimelerle birleştirilerek terkipler yapılmıştır : otâg-ı hümâyûn : pâdişâh çadırı. gbii]

otağ-gerân ::: (t. f. b. i. c.) : otağ, çadır yapanlar.

otâga ::: (f. i.) : sorguç.

nezr ::: adak.

NEZR ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Nezirlerini yerine getirsinler. (Hac sûresi: 29)

Kim tâat (ibâdet) olan bir şeyi nezr ederse, onu yapsın. Günâh olan bir şeyi nezrederse onu yapmasın. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibâdetler nezr olunur. Nezr, ibâdettir. Nezrin yerine getirilmesini İslâmiyet emretmektedir. Getirilmezse günâh olur. (İbn-i Âbidîn)

Talakta (boşanmakta), nikâhta ve nezrde niyetsiz, düşünmeden söylemek ciddî istiyerek söylemek gibidir. Nezrin yerine getirilmesi vâcibtir. (İbn-i Âbidîn)

Fakir olsun, zengin olsun, nezr eden, nezr edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez. Zekât vermesi câiz olmayanlara yediremez. Yedirirse, yenilen etin kıymetini fakirlere sadaka olarak verir. (Alâüddîn-i Haskefî)

Hayvan kesmeği nezr ederken, kurban denirse, Kurban bayramında kesmesi lâzım olur. (İbn-i Âbidîn)

nezr ::: adak

nezr ::: ‬adak

nezr ::: (a. i. c. : nüzûr) adak, adama.

NEZR :::

Adak adamak. * Fık: Cenab-ı Hakka ta'zim için mübah bir fiilin yapılmasını deruhde etmek, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacib kılmaktır