Çağdaş Sözlük

vakıf ~ واقف

Resimli Kamus-ı Osmani - vakıf ~ واقف maddesi. Sayfa: 1079 - Sira: 18

1914 yılında basılmış, Resimli Kamus-ı Osmani, Ali Seydi ; vakıf maddesi. osmanlıcada vakıf ne demek, vakıf anlamı manası, vakıf osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte vakıf hakkında bilgi. Arapça vakıf ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada vakıf anlamı

Resimli Kamus-ı Osmani - واقف vakıf ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

vakıf ~ واقف güncel sözlüklerde anlamı:

VaKIF ::: Bilen, haber sahibi. Aşina. Bir işten iyi haberi olan. * Vakfeden. * Duran, ayakta duran.

vâkıf ::: (a. s. vakf ve vukuf'dan) : 1) duran, ayakta duran. 2) Arafat'da vakfeye duran. 3) bir şeyi elde eden; bir işten haberli olan. 4) bir şey vakfeden. Şart-ı vâkıf : vakfı yapanın koştuğu şart.

vâkıf-ı ahvâl ::: durumdan, işlerden haberli.

vâkıf-ı esrar ::: gizli şeyleri, sırları bilen.

vakıf ::: hayır kurumu, malı.

vâkıf ::: bilen, Allah için veren.

VaKIF ::: Vâkıfın müslüman, hür, akıllı ve bâliğ yâni ergenlik çağına ulaşmış olması lâzımdır. (İbn-i Âbidîn)

Şart-ı Vâkıf (Vâkıfın koyduğu şart), nass-ı şârî (din sâhibinin koyduğu kânun) gibidir. (İbn-i Âbidîn)

2. Bir işten haberi olan.

Meşveret olunan kimsenin vâkıf olmadığı şeyi veya vâkıf olduğunun aksini söylemesi günâhtır. Hatâ ile söylemesi günâh olmaz. (M. Hâdimî)

3. Arafât'ta vakfeye duran.

Vakıf :::


  1. Bilen, farkında olan
    Örnek: Demirci anladı, ses çıkarmadı, duvardan üç beş halka aldı, sanatına vâkıf bir adam sükûnetiyle değneğe taktı. M. Ş. Esendal

  2. Bir şeyi vakıf durumuna getiren.

  3. Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para.

  4. Bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk ve paranın idare edildiği yer

  5. Birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş.

  6. 1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran.

vâkıf ::: bilen , vakfeden , anlamak

vâkıf ::: ‬vakfeden

vâkıf ::: anlamak

vâkıf ::: bilmek

Vakıf ::: Tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli amaca tahsisi

Vakıf ::: Tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli amaca tahsisi

vakıf ::: para

vakıf :::

tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli amaca tahsisi

VÂKIF :::

Bilen, haber sahibi. Aşina. Bir işten iyi haberi olan. * Vakfeden. * Duran, ayakta duran